Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kız Kulesi Üzerine

Aşağa gitmek

Kız Kulesi Üzerine Empty Kız Kulesi Üzerine

Mesaj  Red_Rose Ptsi Mart 03, 2008 11:05 pm

Bir efsanedir Kız Kulesi adı efsanelerle anılmaktadır. Adada yaşayan prenses için yollanan bir sepet dolusu üzümler , o sepetin içindeki yılan ve prensesi öldürmesi. Zamanında idamların infazı için kullanılması. Hapishane olması ve hatta boğazdan geçen gemilerin kontrolünü yapması…

Eser güzel olunca üzerine hikaye yazmak da kolay oluyor. Ben de zamanında ve şimdi hissettirdikleriyle bir hikaye uydurayım dedim…



Bir genç adam olsun hikayede. Bu genç bir sabah gördüğü rüyanın etkisiyle uykusundan çok mutlu uyanmış olsun. Ne mi görmüş peki? Genç bir adamı bu kadar mutlu edebilen ne olabilir ki? Bembeyaz bir elbise içerisinde uzun sarı saçlı , bembeyaz tenli güzeller güzeli bir kız.

Uzun sarı saçları rüzgarda denizle birlikte dalgalanan prensesler güzelinin yüzüne vuruyordu günün ilk ışıkları. Melek yüzü süt beyaz elbisesiyle süzülüyordu. Kız Kulesi’nden karşı kıyıya baktı ve gördüğü kumral genç adama el salladı. Gün mutluluk günüydü ve kız gülümsedi ona…



Derken uyandı genç adam. Rüyasındaki eşsiz güzelliğin etkisindeydi. Mutluluğun ve huzurun sebep olduğu o son gülüş hala yüzündeydi. O ne güzellikti…Kendine gelir gelmez hemen üzerini giyindi. Yemyeşil ormanın içinden olanca hızıyla Kız Kulesi’ne bakmaya koştu o ve ondan sonraki günler. Belli ki rüyasının gerçek olmasını istedi hep.



İyice mecnun olmuştu genç adam yemiyor ,içmiyor, uyumuyor Kız Kulesini seyrediyordu gece gündüz. Yine bir yerden belirmesini bekliyordu o kızın. Her gün balıkçılara yalvarıyordu kendisini oraya götürmeleri için. Balıkçılar ise “bırakın şu deli oğlanı” diyerek işlerine bakıyorlardı. Deli diyorlardı ona çünkü bir hayal uğruna yüzme bilmemesine rağmen kuleye kadar yüzmeye kalkmış boğulma tehlikesi atlatmıştı. Tabi bir balıkçı kurtarmıştı yine…



Mecnunu kurtaran yaşlı balıkçı bir sabah ağlarını alıp boğaza doğru kürek çekerken yine onu kıyıda ağlarken gördü. Yaşlı balıkçıyı farkeden genç haykırmaya başladı hemen : “Orada ,o kız orada; beni oraya atın lütfen.” Yaşlı balıkçı kendini harap eden gence acıyordu. “Eh be, evlat bilmez misin lanetli orası.”…



Bunca zaman gencin yakarmalarına dayanamayan, içi sızlayan balıkçı onu kuleye götürmek için kayığına aldı. “Bak deli oğlan , imparatorun adamları gelirse seni tanımam.” Gün yeni ağarıyordu. Yaşlı balıkçı kuleye doğru kürek çekerken genç gözleri hedefte zıplamaya başlamıştı kayığın içinde. Kalp atışları gitgide hızlanıyordu.



Akşamüzeri tekrar almak üzere genci adaya bıraktı balıkçı. Genç, kulesine kavuştuğu için o kadar sevinçliydi ki balıkçının gözü bir süre onun bu coşkusunda kaldı… Vakit kaybetmeden sağına soluna bakınmaya başladı. Bağırmaya başladı , koşa koşa adayı turladı. Her köşeye baktı , denize baktı ve hatta gökyüzüne baktı. Martıları gördü. “Siz mi aldınız ,götürdünüz onu” dedi ve bir taş savurdu. Haftaların verdiği yorgunluk ilerleyen saatlerde daha da hissettirdi kendini. Bir de ümitsizlik eklenince bu his çekilmez oldu onun için. Aniden çöktü oraya…Denizin derin mavisine baktı. “Eğer o bir düşse ben de bir düş olmalıyım.”dedi. Hayatının belki de en anlamlı cümlelerinden birini kurdu ve derinliklere bıraktı kendini…



Akşamüzeri balıkçı geri döndüğünde etrafa baktı ve genci aradı. Onun için endişelendiği sırada küreğinin ucunda bir cansız beden hissetti. Bu tabi ki oydu…Küreğiyle cansız bedeni geriye çektiğinde yaşlı adam, gencin cesedinin yanında beyaz uzun bir elbisenin ve denizin üstünde sapsarı uzun saçların uzandığını gördü. O anda iki gözünün yaşları karıştı denizin tuzlu suyuna…

Red_Rose

Mesaj Sayısı : 25
Kayıt tarihi : 03/03/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz